KUR’AN-I KERİM
Kur’an-ı Kerim; Hz. Muhammed (s.a.v.)’e
Cebrail vasıtasıyla Arapça olarak vahiy yolu ile indirilmiş olan, günümüze
kadar hiçbir değişikliğe uğramadan gelen, Mushaflarda yazılı, Fatiha suresi ile
başlayıp Nas suresi ile sona eren, okunması ile ibadet edilen ve sevap
kazanılan ilahi bir kitaptır.
Son kutsal kitap
pek çok yerde Kur’an ismi ile anılmaktadır. Son kutsal kitabın Kur’an-ı Kerim
ismi dışında; El-Kitab, Ümmül Kitab, Kitab-ı Mübin,
El-Furkan,
El-Mesani, Kelamullah, Hüda, Şifa, Rahmet, Zikr, Nur gibi isimleri
de mevcuttur.
Kur’an-ı Kerim
Hz. Muhammed (s.a.v.)’e 23 yıllık bir surede ve bölümler halinde vahiy yoluyla
indirilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.)’e indirilmiş olan vahiyler, vahiy kâtiplerine
yazdırılmak, ibadette okunmak ve ezberlenmek suretiyle korunmuştur. Bu
koruma yöntemleri Hz. Peygamberden sonra güçlenerek devam etmiştir. Kur’an-ı
Kerim temelde üç bölümden oluşmaktadır. Bunlar; Ayet, Sure ve Cüz’dür.
AYET:
Kur’an-ı Kerim, surelerin içinde
bir veya birkaç cümleden meydana gelen ayetlerden oluşur.
Ayet: Kur’an-ı Kerimde yer
alan uzun veya kısa vahiy ifadelerine “ayet”
denir. Ayet, Kur’an-ı Kerimin en küçük parçasıdır.
Ayetlerin
uzunlukları birbirinden farklıdır. Bir kelimeden meydana gelen ayetler olduğu
gibi bir sayfadan oluşan ayetler de bulunmaktadır. Nitekim Bakara suresinin 282. Ayeti bir sayfadan oluşmaktadır.
Ayetlerin
düzenlenmesi vahiy yolu ile belirlenmiştir. Cebrail, indirilen her ayetin hangi
sureye veya kaçıncı sıraya konulacağını Hz. Muhammed (s.a.v.)’e söylemiş, o da
vahiy kâtiplerine bildirmiştir.
Ayetler
birbirinden, özel ifadeler ile ayrılmaktadır. Ayetleri birbirinden ayıran özel ifadelere “durak” denilmektedir.

Bazı âlimler,
Besmeleyi de bir ayet olarak kabul etmekle beraber, bazı âlimler besmeleyi bir ayet
olarak kabul etmemiştir.
Yine bazı
âlimler Huruf-u Mukatta harflerini ayet olarak kabul ederken, bazıları ise ayet
olarak kabul etmemiş, kendinden sonraki ayetin bir parçası olarak görmüşlerdir.
Ayetler
arasındaki farklılığın bir diğer sebebi ise âlimlerden bazıları uzun cümleleri
iki veya üç ayet kabul etmişken, bazıları ise bir ayet olarak kabul etmiştir.
SURE: Sure kelime
olarak “yüksek rütbe, şeref, mevki” gibi anlamlara gelmektedir. Ayetlerin
anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde bir araya gelmesiyle oluşan bölümlere sure denir.
Kur’an-ı
Kerim 114 sureden oluşmaktadır.
Surelerin uzunlukları da birbirinden farklıdır. Her surenin birbirinden farklı
sayıda ayetleri bulunmaktadır. Üç ayetten
oluşan sureler olduğu gibi 286 ayetten oluşan surelerde bulunmaktadır.
Kur’an-ı
Kerimin ilk suresi Fatiha, son suresi ise Nas suresidir. Kur’an-ı Kerimin en
uzun suresi 286 ayetten oluşan Bakara suresi, en kısa suresi 3 ayetten oluşan
Kevser suresidir.
İlk
inen ayetler ise Alak suresine
aittir.
Sureler
birbirlerinden besmele ile ayrılmaktadır. Tevbe
suresi dışındaki bütün surelerin başında besmele ifadesi bulunmaktadır.
Kur’an-ı
Kerimde yer alan her surenin bir adı vardır. Sureler adını genellikle içinde
geçen önemli olay, olgu, kişi ve konulardan alır. Örneğin;
Meryem suresi Hz. Meryem’den
bahsettiği için;
Fil suresi ise içinde geçen
olaydan dolayı bu ismini almıştır.
Nisa suresi kadınlardan, Yunus,
Yusuf, Hud, İbrahim sureleri ise peygamberlerin hayat hikâyelerinden bahseder.
Fatiha
suresinden sonra gelen 7 uzun sureye “Es-Seb’ut-Tıval”
( Yedi Uzun Sure) denir. Bu sureler;
Bakara Suresi, Ali İmran Suresi, Nisa Suresi, Maide Suresi, En'am Suresi,
A'raf Suresi, Enfal suresidir.
v Bakara Suresi 286 ayettir. Medine’de indirilmiştir.
v Al-i İmran
suresi
200 ayettir. Medine’de indirildi.
v Nisa Suresi 176 ayettir. Medine’de indirilmiştir.
v Maide suresi 120 ayettir. Medine’de indirilmiştir.
v Enam Suresi 165 ayettir. Mekke’de indirildi.
v Araf Suresi 206 ayettir. Mekke’de indirildi.
v Enfal Suresi 75 ayettir. Medine’de indirildi.
Kur’an-ı Kerimde yer alan sureler
Mekki ve Medeni sureler olmak
üzere ikiye ayrılır.
Mekke’de inen
veya hicretten önce inen surelere Mekki
Sureler
adı verilmektedir. Mekki sureler inanç esaslarından ve ahlaki değerlerden
bahseder. Mekki sureler genellikle Allah’ın varlığı ve birliği, ahiret,
peygamberler, kutsal kitaplar, cennet, cehennem gibi temel inanç konuları yer
almakta ve güzel ahlak ilkeleri işlenmektedir. Mekki sureler genellikle Kur’an-ı Kerimde yer alan
kısa surelerden oluşmaktadır.
Medeni
Sureler
ise Medine’de inen veya hicretten sonra inen surelere verilen addır. Medeni
sureler ise daha çok ibadetler ve sosyal (toplumsal) hayatla ilgili konulardan
bahseder. Medeni sureler genellikle
Kur’an-ı Kerimde yer alan uzun surelerden oluşmaktadır.
CÜZ: Kur’an-ı
Kerimin en büyük birimidir. Kur’an-ı Kerimin her yirmi sayfalık bölümüne cüz
denir. Kur’an-ı Kerimde toplam 30 cüz bulunmaktadır. Cüz başları ve sonları
Kur’an’da özel işaretlerle belirtilmektedir.

Hizbler bir cüzde 1.2.3.4
şeklinde numaralanır.5.6.7…şeklinde devam etmez. İkinci ve diğer cüzlerin
tamamında yine 1.2.3.4 şeklinde numaralar tekrarlanır. Kur’an-ı Kerimde toplam
120 hizb vardır.
Kur’an-ı Kerimin kitap şeklinde elimizde bulunan biçimine
“Mushaf” denir. Mushaf, sözlükte sayfalardan oluşmuş şey anlamına gelir.
Kur’an-ı
Kerim yaklaşık 23 yıllık bir sürede bölüm bölüm indirilerek tamamlanmıştır.
Onun bölüm bölüm indirilmesi, anlaşılmasını, ezberlenmesini ve hayata
uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Kur’an-ı Kerim indirilirken hem ezberleniyor
hem de yazılıyordu. Peygamber efendimiz inen ayetleri vahiy kâtiplerine
yazdırmış ve kontrol etmiştir.
Kur’an-ı
Kerim ilk başlarda; Papirüslere, deri
parçalarına, beyaz yassı taşlara, kemiklere ve ağaç kavuklarına yazılarak
koruma altına alınmıştır.
Cebrail, her yıl ramazan
ayında o zamana kadar inen ayetleri Peygamberimize okumuş, daha sonrada
Peygamber efendimiz Cebrail’e okumuştur. Mukabele adı verilen bu uygulama ile
Kur’an-ı Kerimin hatasız bir şekilde korunması ve yazılması sağlanmıştır. Cebrail,
Peygamber efendimizin vefatından önceki ramazan ayında bu uygulamayı iki defa
tekrar etmiştir.
Kur’an-ı Kerimin Kitap Haline Getirilmesi;
Kur’an-ı
Kerim Hz. Peygamber’in sağlığında hem sözlü hem de yazılı metotla tam ve sağlam
olarak tespit edilip korumaya alınmakla beraber, yazılan ayetler ve surelerin
tamamı bir araya getirilerek kitap şeklini almış değildi. Çünkü Peygamber
efendimiz hayatta olduğu sürece vahiy devam etmişti. Vahyin tamamlanması ile
onun vefatı arasında geçen zaman oldukça kısa idi.
Hz.
Peygamberin vefatından sonra Halife olan Hz.
Ebubekir yapılan savaşlarda şehit olan Müslümanlar arasında çok sayıda
Kur’an hafızının bulunması üzerine Hz. Ömer’in teklifiyle Kur’an-ı Kerimi kitap
haline getirmek için çalışmalara başladı.
Ebubekir
Zeyd b. Sabit başkanlığında bir
komisyon kurdurarak Kuran’ın kitap haline getirilmesini emretti. Zeyd b. Sabit çalışmalara başladı. 1 yıllık
ciddi bir çalışma sonucu kur’an-ı Kerim kitap haline getirildi. Bu kitaba
Mushaf ismi konuldu. Kur’an-ı Kerim Hz. Ebubekir zamanında kitap haline
getirilmiştir.
Zeyd
b. Sabit ayetleri toplarken;
1-
Bu ayetlerin getirilen
kişi tarafından ezberlenmiş olması
2-
Hz. Peygamberin
huzurunda yazılmış olması
3-
Bununda en az iki
şahitle ispat edilmesi şartlarını aramıştır.
NOT: Hz. Peygamberin vefatından sonra Kur’an-ı
Kerimin bir araya getirme işlemi tamamlandı ve toplanan nüshaya Mushaf ismi
verildi. Ashabın onayının da alınmasından sonra bu Mushaf, Halife Hz.
Ebubekir’e teslim edildi. Onun vefatından sonra, Hz. Ömer’e, onun da vefatından
sonra kızı ve Peygamberimiz hanımı Hz. Hafsa’ya verildi.
Kur’an-ı
Kerimin Çoğaltılması
Hz. Ömer ve Hz. Osman zamanında
yapılan fetihler sonucunda İslam yeni yeni beldelere yayılıyor ve değişik
kültürlere mensup kitleler Müslümanlığı kabul ediyorlardı. Bunun sonucunda yeni
beldelerde dini konuların öğrenilmesi için kutsal kitap ihtiyacı ortaya çıktı.
Müslümanlar arasında bir anlaşmazlığa fırsat vermek istemeyen Hz. Osman Zeyd b.
Sabit başkanlığında bir komisyon kurdurarak Hz. Ebubekir devrinde derlenen ve
Hz. Hafsa’da bulunan Mushaf esas alınarak yeni Mushafların yazılıp
çoğaltılmasını istedi. Komisyon ciddi bir çalışma yaparak bu görevi tamamladı. Esas
Mushaf Hz. Hafsa’ya geri verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder