HZ. MUHAMMED’İN SÜNNETİ
Dini bir kavram
olarak sünnet, Kur’an’dan sonra dini kaynakların ikincisi olup, Farzlar ve
vacipler dışında Hz. Muhammed (s.a.v.)’in söz, fiil ve davranışlarına denir.
Söz, haber, yeni şey anlamlarına gelen hadis de sünnetin içinde yer alan bir
kavramdır. Hadislerin bütünü sünneti oluşturur.
Sünnet
üç bölüme ayrılır;
Sözlü
Sünnet:
Hz. Peygamberin herhangi bir konuda yaptığı açıklamalardır. “Allah’ın Resulü şöyle dedi.” diye
başlayan sünnetler bu gruba girer. Peygamber efendimizin bir konuda söylemiş
olduğu sünneti ifade eder. Örneğin: “Bir kişi uyuyarak veya unutarak
namazını geçirirse hatırlayınca kılsın.”şeklindeki hadisler sözlü sünnettir.
Fiili
Sünnet: Herhangi
bir konuda Hz. Peygamberin yaptıklarının sahabe tarafından görülüp,
aktarılmasıdır. Örneğin:
“Allah’ın elçisi abdesti şu şekilde alırdı.” veya “ Ben namazı nasıl kılıyorsam sizde öyle
kılın.” Şeklindeki sünnetler bu gruba girer.
Takriri
Sünnet:
Hz. Peygamberin huzurunda sahabeler tarafından söylenen sözler yada işlenen
davranışları onaylaması veya güzel karşılamasına denir. Örneğin; Su
bulamadığı zaman teyemmümle namaz kılan bir Sahabi, namazdan sonra su bulduğu
halde namazı iade etmemiş, Hz. Peygamberde bunu onaylamıştır.
Sünnet, Kur’an’ı açıklama
konusunda çok önemli bir kaynaktır. Dini bir konuda hüküm verilirken önce
Kur’an’a, sonra sünnete bakılırdı. Çünkü Kur’an daha çok genel hükümler içerir.
Bu hükümlerin geniş anlamda açıklaması ise sünnet sayesinde olmuştur.
TEMEL KAYNAK OLARAK
HADİS VE SÜNNET
Hadis ve
sünnet, dinî hükümler için Kur’an’dan hemen sonra gelen çok önemli bir ana
kaynaktır. Kuran’daki hükümlerin
açıklaması ve Kur’an’da bulunmayan hükümler için sünnete bakılır. Helal ve
haram kılma konusunda Kuran’la sahih sünnet arasında fark yoktur.
Çünkü Kur’an metinleri, Hz.
Peygamberin Allah’tan vahiy alarak konuştuğunu bildirmektedir: “O,
kendiliğinden konuşmamaktadır. Onun konuşması, ancak indirilen bir vahiy
iledir.”
(Necm
suresi, 3-4. ayetler.)
Kim Peygambere itaat ederse
Allah’a itaat etmiş olur. (Nisa Suresi
80. Ayet)
Dedi eğer Allah’ı seviyorsanız
bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Ali İmran suresi 31. Ayet
Allah ve Resulü bir şey hakkında
hüküm verdikleri zaman hiçbir mü’min erkek ve mü’min kadın için kendi işleri
konusunda tercih yapma hakkı yoktur.
Sünnetin
Dindeki Yeri
Sünnet, Kur’an’ın
kapalı ifadelerini açıklar. Buna namazı, zekâtı ve haccı örnek
olarak verebiliriz. Namazın nasıl kılınacağını, kaç rekât olduğunu, zekâtın
hangi mallardan ne miktarda verileceğini, hac ibadetinin nasıl yapılacağını
Peygamberimizin açıklama ve uygulamalarıyla öğrenebiliriz.
Sünnet, Kur’an’da yer
alan hükümleri tamamlayıcıdır. Kur’an’ın mirastan bahseden ayetlerinde
anne-babanın, eşlerin ve çocukların mirastan alacakları pay bildirilir. Bu hükümler geneldir. Ayetlerde mirastan hisse
alacak kişinin özelliklerinden bahsedilmez. Fakat sünnet, her anne-babanın ya
da eşin vâris olamayacağını haber vermiştir. Aynı şekilde varis, mirasına
konacağı kişiyi öldüren biri olamaz.
Sünnet, Kur’an’da
bulunmayan bir kısım hükümler koyar. Buna da yırtıcı kuşların etinin yenmesini
haram kılan ve diyetlerle ilgili hükümleri tespit eden hadisler örnek olarak
gösterilebilir.

SÜNNETİ ANLAMA YOLLARI
Hadisler, senet ve metinden
oluşur. Bir metne değerini senet kazandırır. Senet: Hadisi birbirine aktaran kimselerin meydana getirdiği
isim zinciridir. Metin ise;
Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sözlerini ve davranışlarını ifade eden kısma denir.
Hadisleri
başta sahabeler olmak üzere Peygamber efendimizden duyarak başkalarına aktaran
kişilere ise Ravi denir.
Sünneti
doğru anlamanın yolları;
v Sünneti doğru
bir şekilde anlama yollarının başında, hadisleri
senet ve metin bakımından iyi araştırmak gelir. Sünneti anlamada hadis
metinleri üzerinde araştırma yapmanın önemi büyüktür. Çünkü gerçekte Hz.
Peygambere kesin olarak ait olduğu belirlenmiş hadisler, Kur’an ile çelişmez.
v Sünneti doğru
bir şekilde anlaşılabilmesi için izlenmesi gereken yöntemlerden birisi de hadislere bütüncül bakabilmektir.
Fraklı rivayetlerde kastedilen anlam ancak bütüncül bir bakış ile ortaya
çıkarılabilir. Örneğin; Efendimizin bir rivayette “elbisesini uzatan kimselerle
Allah’ın konuşmayacağını söyler.” Farklı bir rivayette ise “elbisesi topuklarının
altında olan kimsenin cehennemde olduğu” bildirilir. Bu rivayetler de
elbisesini uzatan kibirlik ve büyüklük taslamak olarak yorumlanmıştır.
v Öte yandan, sabit olmuş hadislerde esas olan,
bunların birbiri ile çelişmemeleridir. Eğer hadisler birbiri ile mana
olarak çelişki gibi görünüyorsa bize düşen görev rivayetlerin arasını
uzlaştırmaktır. Bu duruma örnekte kadınların kabir ziyaretleri meselesi
verilebilir. Bir rivayette kadınların kabir ziyaretleri yasaklanmışken, daha
sonra çok sayıda gelen rivayette artık yasağın kaldırıldığı bildirilmektedir.
v
Hadislerin
hangi ortam ve olaylarla ilgili söylenmiş olduğunu tespit etmekte sünneti doğru
anlama yollarından birisidir. Peygamber Efendimizin, ilgili sözü hangi özel
sebep ve gerekçeler üzerine söylediğini araştırmak son derece önemlidir.
Örneğin; Hurmaların aşılanma olayı

Hz. Muhammed
(s.a.v.)’in Peygamberlik yönü ile insani yönünü birbirinden ayırmamız gerekir.
Bizim sünnetten asıl anlamamız gereken onun peygamberlik yönü ile ilgili olan
söz, fiil ve davranışlarıdır. Sünneti sadece peygamber efendimizin insani yönü
ile ilgili bir takım söz ve fiillerden ibaret olarak görmek sünneti tam
anlamıyla anlamadığımızı gösterir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder